31 Ocak 2009 Cumartesi


Cehennemin Tapusu

Kayserili, Papa'nın cennetten yer sattığını işitince doğru Vatikan'a gitmiş. Papa'ya:
- "Bazı Müslümanlar cehennemlik olduğu için! cehennemin tapusuyla anahtarını şimdiden almak istiyorum!"
Uzun pazarlıklardan sonra istediği fermanı ve anahtarı elde etmiş. Bunun üzerine zengin Hristiyanlara yönelik bir reklam kampanyasına girişmiş:
- "Cehennemin tapusu ve anahtarı bende. Cehenneme girmek istemeyenler, benden belge alabilirler. Cennet arsalarının yarı parasına..!"
Kayserilinin elindeki fermanı gören Hristiyanlar, cehenneme kabul edilmeyeceklerine ilişkin belge satın almaya başlamışlar. Cennet müşterileri azalınca, Papa Kayseriliyi çağırtmış:
- "Al şu verdiğin parayı, ver cehennemin tapusuyla anahtarını!"
Kayserili:
- "Ben cehennemi sattım, demiş. Geri almak için çok para gerekli!"
- "Ne kadar?"
- "Heybenin iki gözü dolusu altın."
Papa, çaresizlik içinde ellerini iki yana açtıktan sonra buyruğu vermiş:
- "Doldurun bu Kayserilinin heybesini altınla!"

30 Ocak 2009 Cuma


Çaycı Temel

Temel Trabzonda ticari bir işhanında çay ocağı işletmektedir.
Üst kattaki işyerlerinden biri seslenir:
- "Temel efendi, dört çay yap. Biri açık olsun."
Çaycı Temel cevap verir:
- "Abi, hangisi açık olsun?!"

29 Ocak 2009 Perşembe

Erzurumlu Yolçi


Yolçi


Erzurum Dadaş şehirlerarası otobüs yolculuğu yaparken mola yerinde otobüsünü şaşırmıştı.
"Erzurum'a gitmekte olan yolcularımız. Mola süreniz dolmuştur. Lütfen hemen araçlarınızdaki yerinizi alınız"
Anonsunu duyunca kalkmakta olan otobüsten birisinin içerisine dalıp tüm yolculara seslenmiş:
-"Dadaşlar! hele gardaşlar, bir bahin ben bu otobusun yolçusu miyam?"



28 Ocak 2009 Çarşamba

Kafamız Şişti


Kafamız Şişti


İzmir - Trabzon Şehirlerarası yolculuk sırasında, hemen şoförün arkasında oturan Temel, şoföre seslenmiş:
- "Kaptan, haçan sekiz saattur yol aliyruk, habu teyp da devamli çalayi. Kafamuz şişti da..."
Şoför nazik:
- "İsterseniz kapatabilirim Bayfendi?"
Temel'den tam beklenen bir başka öneri gelmiş:
- "Yok kapatma... Bi boş kaset koysan da kafamuzi dinlesek..."


27 Ocak 2009 Salı

Kayserili’ye Göre Kastamonu


Kayserili’ye Göre Kastamonu


Bölük komutanı "Ali Okulu"nu denetliyordu.
Karadenizli Tosyalı Hasan'a sordu:
- "Oğlum, dünya kaç parçadır?"
- "Beş parçadir komutanim."
- "Say bakalım..!"
- "Avrupa, Asya, Amasya, Tosya, Okyanusya!"
Komutan sıradaki diğer askere,
- "Sen nerelisin?" diye sordu;
- "Gayseriliyim, komutanım."
- "Şu haritada Kayseri'yi göster bakalım?"
Kayserili eliyle Kastamonu'yu işaret edince Komutan,
- "Oğlum, orası Kastamonu!"
Kayserili asker pişkin pişikin cevap verdi;
- "Ne olakü gomutanım? Kayseri'nin bir mahallesi sayılır..!"


26 Ocak 2009 Pazartesi

Karadenizli Papağan


Karadenizli Papağan

Temel omzuna papağanını almış eczaneden aspirin almaya gitmiş. Eczanenin kapısından girip tam aspirin isteyecekken papağanı Temel'den önce davranıp:
- "Bir kutu aspirin, bir kutu aspirin" demiş.
Eczacı şaşkınlık içinde aspirini Temel'e uzatmış. Temel tam fıyatını soracakken papağan yine erken davranmış;
- "Kaç para, kaç para?" diye sormuş.
Şaşkınlığı iyice artan eczacı aspirinin fiyatını söylemiş. Temel ödemeyi yapmış, eczaneden çıkmak üzere arkasını dönmüş ve kapıya yönelmiş.
Eczacı dayanamaz Temel'e seslenmiş:
- "Bir dakika bakar mısın?"
Temel omzundaki papağanla eczacıya dönmüş ve eczacı sormuş:
- "Nereden buldun bu zeki şeyi?"
Papağan yine önce davranıp;
- "Karadenizin doğusundan, doğu karadenizden!"

25 Ocak 2009 Pazar

Hasta Kayserili, Doktorda...



Hasta Kayserili, Doktorda...



Doktor, muayenehanesine şöyle bir fiyat tarifesi asmıştı;



-ilk kez gelen hastanın muhayene ücreti 50 bin,
-Sonraki muayenelerde ve ikinci gelişlerde 30 bin lira alınır.



Bunu öğrenen uyanık Kayserili, muayeneye ilk gidişinde:
- "İşte yine geldim doktor bey!" dedi.
Doktor soyunmasını söyledi. Muayene etti, ücretini aldı ve şöyle dedi:
- "Sağlığınız düzeliyor. Aynı ilaçları kullanmaya devam edin!"



24 Ocak 2009 Cumartesi

Trabzon ve Rizeli İmamlar


Trabzon ve Rizeli İmamlar


Trabzonlu imamlarla, Rizeli imamlar futboll turnuvası düzenleyip maç yaparlarmış; ama her defasında Rizeli imamlar yenerlermiş. Trabzonun takım kaptanı Temel Hoca demiş ki;
-"Uşaklar bu böyle gitmez, bizim Trabzonsporlu Hami'yi takıma alalım, diyelim ki bu bizim merkez caminin yeni hocasidur"
Diğerleri de kabul etmişler ve maça gitmisler Rize'ye. Dönüşte takım kaptanı Temel Hoca'ya sormuşlar,
-"Maç ne oldi?" diye...
Temel Hoca cevap vermiş,
-"2-1 yenildik" demiş. Bunlar kendilerinden ve galibiyetlerinden emin,
-"Peki golleri kim attı?" diye sormuşlar;
Temel,
-"Bizim golü Hami Hoca attı; onların golleri de Del Pierro Hoca ile Roberto Carlos Hoca attı.."

23 Ocak 2009 Cuma


Temel’in İngilizcesi


Temel Çımacı olmuş, ilk kez yurt dışına gitmişti. Gemi Liverpool Limanı'na yanaşırken, halatı rıhtıma atmadan iskeledeki İngiliz'e bağırdı:
-"Tut şu halatı!"
İngiliz bir şey anlamadığı için,
-"What (ne)?" der
Temel yine bağırdı:
-"Tut şu halatı! Diyoz Kardeşim"
İngiliz'de gene hareket yok! "What?" diyor sadece...
Temel ortaokuldaki ingilizcesi ile bağırır;
-"Do you speak English? (ingilizce biliyormusun?)"
ingiliz bu sefer heyecanla cevap verir,
- "Yes.. Yes.."
Temel öfkeyle bağırdı:
-"Ne diyoz lan sabah beri? O zaman tut şu halatı..!"

22 Ocak 2009 Perşembe

Kayserili Takside


Kayserili Takside

Kayserili'nin bindiği taksinin yokuşta frenleri patlamış, araba müthiş bir hızla aşağıya doğru iniyor. Kayserili müşteri bağırıyor:
-"Durdursana kardeşim şu arabayı!"
Şoför panik içinde:
-"Durduramıyorum! Frenler patladı!"

Kayserili:
-"Bari taksimetreyi kapat!"

21 Ocak 2009 Çarşamba

Mabushane


Mabushane


Erzurumlunun biri adam yaralamaktan içeri girmiş arkadaşı buna teslim olmadan önce öğüt vermiş;
-"Maphusa girince kapıyı tekmele ve 4 leşim var. diye bağır"

-"Niyeku oğlim?"
-"Senden korksunlar..!" demiş bununda aklına yatmış tabi bizimki Sivas Cezaevine düşmüş ve koğuşunu belirlemişler gardiyan içeri sokacağı sırada kapıya bir asılmış tekmeyle,
-"Ulennnn yedi leşim var! Gan gokiremmm gan."diye bağırmış koğuşun ağasıda yarma gibi gelmiş önüne dikilmiş,
-"Ne gokiysen ne gokiysen?"
Erzurumlu korkudan ne yapcağını şaşırmış;
-"Heç şeyy abiii gelirken lagıma düştüm bog gokirem!"

20 Ocak 2009 Salı

Hasta Temel


Hasta Temel

Temel bir gün her yerindeki ağrılardan şikayetle hastaneye doktora gitmiş, demiş ki:
-"Doktor bey parmağımı karnıma bastırıyorum acıyor, omzuma bastırıyorum acıyor, kalbime bastırıyorum acıyor, kafama bastırıyorum acıyor, gözüme bastırıyorum gözüm acıyor..."
Doktor çok şaşırmış. Temel'e yapılabilecek bütün tahliller yapılmış ama bir şey çıkmamış. En sonunda anlaşılmış ve teşhis konulmuş;

"Temel'in parmağı kırık..."

19 Ocak 2009 Pazartesi

Yüzme Bilgisi


Yüzme Bilgisi
Diyarbakırlı Şehmuz ölmüş. Öteki dünyada görevliler listeye bakmış ve Şehmus'a:
-"Ya, senin adın listede yok sen bugün ölmeyecektin yanlışlıkla ölmüşsün. Seni tekrar dünyaya göndereceğiz. Ama kurallara gore insan olarak gönderilemezsin. Ancak istediğin bir hayvan olarak dünyaya gönderileceksin. Ne olmak istersin?"
Şehmus biraz düşündükten sonra:
-"Yunus balığı olayım. Zira Diyarbakır antik surlarını ilk Yunus Peygamber yapmış. O yüzden Yunus Balığı şeklindedir. Hemde benim en sevdiğim balıktır", demiş.
Ve anında yunus balığı olarak dünyaya ışınlanmış. Aradan 3 dakika geçmeden Şehmus tekrar öteki dünyaya dönmüş. Görevli sormuş:
-"Ne oldu ya? Biz seni şimdi gönderdik niye geldin?"
Şehmus masum bir şekilde cevaplamış:
-"Yüzme bilmiyordum, boğuldum!"

18 Ocak 2009 Pazar

Amerikan Tuvaleti


Amerikan Tuvaleti

Temel Dallas'taki kuzeni Dursun'u görmeye gitmiş. Dursun Temel'i havaalanında karşılamış. Beraberce dışarı çıkmışlar. Temel bir bakmış 10 metre boyunda bir limuzin!
-"Uyyy, amma da büyük bu, daa!" demiş.
Dursun hafifçe gülmüş;
-"Temel'im burası Amerika! Burada her birşey büyük!"
Yola çıkmışlar, Dursun'un çiftliğinin kapısından içeri girmişler. Git git bir türlü eve varmıyorlar. Temel şaşkınlık içinde:
-"Uyy, amma da büyük çiftlik daaa!" demiş.
Dursun gene hafifçe gülmüş.
-"Temel'im burası Amerika! Burada her birşey büyük!"
Neyse, akşam olmuş, yemek salonuna geçmisler. Salonun ortasında kocaman bir masa. Bir ucunda Temel bir ucunda Dursun. Temel Dursun'u taa uzaktan bağırarak konuşuyorlar. Temel,
-"Uyy! Amma büyük masa, daa!" diye bağırmış.
Dursun'un sesi gelmiş,
-"Temel'im burası Amerika! Burada her birşey büyük!"
Yemekten sonra Temel'in tuvalete gitmesi gerekmiş. Dursun:
-"Temelim, alt kata in, soldan üçüncü kapı" diye tarif etmiş. Temel alt kata inmiş ama sol yerine sağdan üçüncü kapıya girmiş. Orası evin havuzunun olduğu yermiş. Heryer karanlık olduğu için Temel elektrik düğmesini ararken havuza düşmüş. Can havliyle bağırmaya başlamış;
-"Asla Sifonu çekmeyiiin! Sakın Sifonu çekmeyiiin!"

17 Ocak 2009 Cumartesi

İlkokulda Kayserili Matematiği


İlkokulda Kayserili Matematiği

Kayseri ilköğretimine yeni tayin olan çiçeği burnunda öğretmen sınıftaki çocuklara basit sorular sorup çocuklara ısınmaya ve onları derse adepte etmeye çalışıyormuş.
Birkaç öğrenciye sorduktan sonra babası büyük tüccar olan küçük Kayserili'ye sıra gelmiş,
-"Söyle bakalım Ragıp, 'iki kere iki kaç eder?' sonuç ne?"
Ragıp, düşünmüş, düşünmüş, ve sonra bomba cevabını vermiş;
-"Tamamda öğretmenim bunu; alaceez mi? yoksa satacaz mı? Onu dimediniz!"

16 Ocak 2009 Cuma

Bayburtlu Saati


Bayburtlu Saati

Bayburt iş imkanları kısıtlı bir şehrimiz olduğundan insanı memleketini para kazanmak maksatlı süreli veya süresiz bir miktar terk eder. Memlekette hatun onu bekler. Bey efendimiz geldiği andan itibaren hane halkı tarafından o gün bayram ilan edilir.
Yine böyle bir gün, yine böyle gurbetten, çalışmaktan Bayburt'a evine eri dönen bir hanenin önünde cereyan eden olay şöyledir;
Hanenin hatun kişisi, kocasının gurbetten getirdiği kol saatini kolunu gere gere taşımaktadır. Bir yandan da bahçeye yıkadığı çamaşırları asar. Yeni saati gören komşusu hatuna sorar;

-"Koyşu hele deyver saati kaç oldi?" diye sorar.
Saatin rakamlarından çok görüntüsü ile ilgilenen, ümmi (okuma yazma bilmeyen) dişi kuş ise şöyle karşılık verir;

- "Guşluği beş geçir..!"

15 Ocak 2009 Perşembe

Elazığlı'nın Şahitliği


Elazığlı'nın Şahitliği

Elazığlı bir bacı ile kardeşini Elazığ Adalet Sarayında mahkemeye şahitlik için çağırırlar. Bacıyı şahit kürsüsüne çıkarırlar. Bacı iyice örtünmüş. Sadece bir gözü görünmektedir. Hakim kimlik tespiti yapmak için;
-“Ayşe hanım sen misin?
-“Hı hı.
-“Kırk beş yaşındasın değil mi?
-“Hı hı.” Sorular devam eder ve cevaplar; "Hı hı" değişen bir şey yok!
Neyse mahkeme bittikten sonra gardaşı:
-“Bacı sen yalancı şahitlik ettin” der.
Bacısı kızarak:
-“Ana niye?
-“Senin yaşın kırk beş mi?"
Bacısı hiç bozuntuya vermeden:
-“Ana niye gosgoca hakimi yalancı mı çıharadım...

14 Ocak 2009 Çarşamba

Çiftçi Temel


Çiftçi Temel


Oflu Temel tavukçuluk yapmaya karar verir. Bankadan Kredi çekip, gider 250 tane civciv alır ve getirip ayaklarından tarlaya eker. Sabah öldüklerini görür. Herhalde ters taraftan ektim diye düşünerek ertesi gün de yine o kadar civciv alır ve bu sefer de kafalarından eker. Sonuç yine hüsrandır.

Durumu anlatan ve yaptıklarını içeren mektup yazarak durumu Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi'da Veterinerlik Fakültesinden emiceoğli Dursun'a bildirerek bilgi ister.
Bir süre sonra Dursun'dan cevap gelir:
- "Haçan sen oranın toprağından numune gönder de ben Ziraat Fakültesindeki arkadaşlara inceleteyum!"

13 Ocak 2009 Salı

Zilli


Sen Ne Malsın Zilli


Bir gün Adana`lı, Çukurovanın zengin pamuk tüccarlarından biri İstanbul`a mal almaya gider. Adam işlerini halleder,dolaysıyla yorulduğu için acıkmıştır lokantaya gider. Lokantaya girişte sağ tarafta papağan bu adama seslenır ,
-"Vayy civanım Adana`lım hoşgeldin" der.
Adam şaşırır tabi bu benim Adana`lı olduğumu nerden bilir diye neyse adam siparişini söyler ama aklı hep papağanda kalır. Adam kendi kendine ben ne yapıp eder bu papağanı alırım der ve sahibini çağırır adama başlar yalvarmaya ısrar etmeye sahibide yok der olmaz der ama tüccar ha bire ısrar eder adam dayanamayıp yalan söyler derki,
-"Ben sana papağanın yumurtasını vereyim!" der.
Adanalı da sevinçli bir şekilde kabul eder ama yumurtalar papağanın değildir adam alır Adana`ya gider. Eşini akrabasını..vs çağırır anlatır herşeyi derki;
-"Bende 1 papağan yumartası var çıkınca göreceksiniz insanların nereli olduğunu bir bakışta anlıyor!"
Aradan zaman geçer yumurtanın içinden baska kuş türü çıkar adam sinirlenir hemen İstanbul`a gider lokantaya girer papağan sağ taraftan seslenir,
-"Vayy bizim salak Adana`lı hoşgeldin!" der.
Adanalı,
-"Benim salak olduğumu bir tek sen biliyorsun ama senin ne zilli olduğunu tüm Adana öğrendi, naber?"

12 Ocak 2009 Pazartesi

Aldatmaca


Aldatmaca

İlyas ile Temel karşılıklı oturmuşlar sohbet ediyorlarmış. Konuşma sırasında iş kimin daha zeki olduğuna gelip dayanmış ve iki uşak birbirine bilmece sormaya karar vermiş. İlk bilmeceyi Temel sormuş:
- "Dal üstünde sarı uşak. Sarıdır sarkar, düşerim diye korkar!" İlyas aklına sarı ne geldiyse söylemiş. Sonunda pes edince cevabı Temel'den istemiş;

-"Ayva" İlyas saf saf sorar,

- "Temel bilmecende 'dal' var tamam, 'sarı' var oda ayvaya uyar, düşerse ezilir oda tamam diyemin. Haçen bu 'uşak' ne oliy?"

- "O da bilmecenin aldatmacasıdır da!" Bilmece sorma sırası İlyas'a gelmiş;
- "Saridur, kafestedur, öter... Pu nedur, pill bakayrum..."

Temel hemen,
- "Kanaryadur" cevabını yapıştırmış.
Fakat İlyas hayır anlamında kafasını kaldırır. Temel, birbiri ardına bütün kuşların adını sayıp döker. Fakat her seferinde İlyas hayır deyince pes etmek zorunda kalır. İlyas büyük bir sevinç içinde,
- "Haçan insan hamsiyu pilmez mu?" deyince,

Temel hemen atılır;
- "Hamsi saru değuldur ki?"
- "Boyamuşumdur.."
- "Kafeste midur?"
- "Koymişumdur.."

Temel şaşırır:
- "Peku öter mu hamsi?"
- "O da aldatmacasıdur işin daa..."

11 Ocak 2009 Pazar

Vefat İlanı


Vefat İlanı

Kayserilinin eşi vefat etmiş, ilan vermek için reklam ajansını aramış,
"Emine öldü Allah rahmet eylesin! diye ilan vermek istiyorum" demiş.
Reklamcı taraf;
"Amca bu çok kısa oldu 3 kelime daha ekleyebilirsin merak etme aynı ücret"
Kayserili tekrar sorup,ücretten emin olduktan sonra ekleme yaptırır.
"SATILIK 2009 TOFAŞ"

10 Ocak 2009 Cumartesi

Lazın Otobüs İlk Serüveni


Lazın Otobüs İlk Serüveni


Eskiden otobüsler olmadığından Karadenizli biri gemiyle İstanbul’a gelmiş İstanbul’da bir süre kalmış, çalışmış ve geri dönecek.
O zaman piyasaya Avrupadan eski püskü otobüsler gelmiş ve bu otobüslerden bir kısmı Karadeniz hattında çalışıyormuş. Karadenizli memleketine dönerken otobüsle ilk defa seyahat edecek binmiş otobüse koyulmuş yola İzmit, Adapazarı derken şoför normal viteslerle yol alırken gelmiş Bolu Dağı Rampasına başlamış takviye vites kullanmaya o sırada Lazoğli hep şoförü takip ediyor. Rampada şoför vites küçültüp vites büyültüp devam ederken o sırada vites kolu şoförün elinde kalır ve şoför yolculara vites kolunun koptuğunu biraz gecikeceklerini söylemiş.
Bizim Laz kalkmış ayağa;

-"Ula kot kafali uşağum İstanbul’dan beri seni takib edeyrum o oninla o kadar oynadiğindan belliydi, kopacaği, bi rahat bırakmadin, ileri geri oynaysidin da!!!"

9 Ocak 2009 Cuma

Sıra Bende


Sıra Bende


Erzurum Cumhuriyet Caddesinde Dadaşın biri eğilmiş o kalabalığın içinde ayakabısını bağlıyor. Bu sırada üniversiteli şuh kızın birisi yanlışlıkla arkadan Dadaşa çarpmış ve özür dilemek için gülerek,
-"Pardon, kusura kalmayın!" demiş.

Bunun üzerine Dadaş cevabı yapıştırmış;
-"Kusurunu yiyem, Pardon mardon yok sıra bende..!"

8 Ocak 2009 Perşembe

Yarpak, Torpak, Körpi


Yarpak, Torpak, Körpi



İki kafadar Bayburt’lu İstanbul’da iş aramaktadırlar. Birileri onlara,
- "Şu adamda bol iş var ama Bayburt’lulara kesinlikle iş vermez" der.
Kafadarlar,
-"Adam sende! Herif bizim Bayburt’lu olduğumuzu nerden anlayabilir ki, biz bi görüşmeye gidek," olmazsa şiveyi değiştirimeyi planlarlar. Mülakat safhasına gelmiştirler. İşveren onlara,
"Yaprak diyin" der. Bunlar,
"Yarpak" derler.
"Toprak diyin" der, Bunlar,
"Torpak" derler.
"Köprü diyin" der, Bunlar,
"Körpi" derler. Velhasıl adam anlamıştır bizim kafadarların Bayburt’lu olduklarını. ve,
"Sizi işe almıyorum" demiş.. Kafadarlar işe alınmamanın hayal kırıklığı içerisinde birbirleri ile olayın yorumunu yaparlar.

Kafadar 1:
-"ola gardaş, ne oldi da bu bizi işe almadi. nasi oldi da anladi Bayburt’li olduğumuzi?" der.
Kafadar 2:

-"Valla gardaş, yarpah dedi dedük, torpah dedi dedük, zannımca o körpide pohi yedük" der.

7 Ocak 2009 Çarşamba

Hanımdan Korkmak


Hanımdan Korkmak


Elazığ’da adamın biri kahveye girer ve oyun oynayanlara hitaben:
-“Hop abeler, bi dakka. Hanımından gorhanlar ayağa gahsın.

Ani bir gürültü, hayda herkes ayakta. Bir kişi hariç. Kahvenin tamamı hayretler içinde. Soruyu soran adam, oturan adama yaklaşır ve:
-“Abe helal olsun be, deliganlı adam mışsın. Harbiden sen hanımından korkmaz mısın?

Adam nefes nefesedir. Heyecanı biraz geçince:
-“Yav gardaşım ele bi laf ettin ki, dizlerim kırıldı, galhamadım.

6 Ocak 2009 Salı

Temel Asansörde



Temel Asansörde


Temel asansöre binmiş başlamış beklemeye bir müddet sonra Dursun girmiş asansöre bakmış Temel bekliyor oda beklemiş. Bu arada biri daha binmiş ve neden beklediklerini sormuş, Temel hemen cevap vermiş :

- "Uşağum görmeymisun ha burda 4 kişiliktir yazayi"

5 Ocak 2009 Pazartesi

Darendeli ve Kayserili Hancı


Darendeli ve Kayserili Hancı

Kayseri ve Kayserililer nasıl ticari zekaları ile bilinirse Darende de onun küçük protitipi yada ilçe versiyonu olarak anılır. Darendelilerde ticari kabiliyetleri, kıvrak zekaları, ticaret erbabı olmalarıyla bilinirler. Darende tarihi boyunca çok göç veren bir yer olmuştur. Lakin bugün Türkiyede en az Darendeli olan il Kayseri'dir! Bunun sebebi olarak şu tarihsiz olay rivayet edilir...

Eski devirde Darendeli oğlunu alıp, rızkını aramak için batıya yola çıkmış. Kayseri’ye vardığında fazla para ödememek, ticaret için nakitin eritmemek için izbe bir Han (o zamanki otel) da konaklamaya karar vermişler. Hana girdiklerinde Hancı bunları,
-“Hoş geldiniz beyim! Sefalar getirdiniz, şerefler verdiniz” diye iltifatlar ederek karşılamış. Eşeğin yularını Darendelinin elinden almış, bir çırpıda ahıra bağlayıp yanlarında bitmiş. Kaç gün kalacaklarını öğrenmiş, ücreti peşin almış. Eşeğe yem isterlerse ayrıca ücret isteyeceğini belirtmiş. Darendeli ve oğlu odalarına çekilmiş, hancının getirdiği karpuzu yedikten sonra Darendeli karpuz kabuklarını ahırdaki eşeğine verdikten sonra uyumuşlar.
Geceyarısı Darendeli oğlunu telaşla dürterek uyandırmış. Oğlan şaşkın,
-“Buba hayrola, namaz vakti mi girdi?
-“Yoğ ovul, namazı yolda kılarığ. Hele eyleşme fızlı davran!
-“Hayrola buba ne ola?
-“Ovul bize burda rızk yoğ. Başka diyara varam. Rızkımızı orda bakarığ...” Oğlan şaşkın hazırlanırlarken Darendeli açıklamasını sürdürür,
-“hani ayşam karpuz yidik ya?
-“Eeeee...
-“Hancı bana eşeğe yem akçeli dediydi. Bende yimek için ondan öyle birşey istedimki, böyle izbe bir hancı karpuz getirdiğine ve peşin para aldığına göre bu diyardan bize gitmek düşer...
-“Ne dediydin buba? Karpuz geldi
-“Hancı bize öyle birşey getirki, kanımız doya, eşeğe arta, bize eğlencelik olsun. Hancı karpuzu koydu önüme, ‘yolcu içini oğlunlan yen, çekirdeğini eğlenti edip çıtlan, kabuğunuda eşeğine yem eden’ dedi. Bu diyarda izbe hancı bunu yapıyorsa bize rızık zor çıkar. Davran oğul burdan yol alak...


Cenk SARIGÖL

4 Ocak 2009 Pazar

Adanalı ve Kayserili Çiftçi


Adanalı ve Kayserili Çiftçi


İki tane övünmeyi seven çiftçi, biri Adanalı, diğeri Kayserili, sohbet ederken, tarla ve arazilerinin büyüklüğü ile övünmeye başalarlar...

Adanalı başlamış anlatmaya:
-"Bizim orda Çukurovada bir tarlamız var tek parça, sabah güneş doğmadan biniyoruz arabaya, akşam oluyo biz hala çiftliğin öteki ucuna yetişemiyoz!" demiş...

Kayserili çiftçi altta kalmayacak ya öyle bir cevap vermişki Adanalı daha konuşamamış,
-"Yav bizim de vardı öyle bir arabamız ama geçenlerde satıp yeni modelini aldık"

3 Ocak 2009 Cumartesi

İste Vereğ


İste Vereğ


Erzurum - Atatürk Üniversitesini kazanan bir İstanbullu öğrenci, kaydını yapar, birkaç arkadaş evlerini tutarlar. Artık yemekleri sırayla yapacaklardır. Artık evleri olduğuna göre dışarda yemek yemenin, paraları bitirmenin alemi yoktur. Öğrencilerden birisi evde yemek yaparken diğeri eksikleri almak için evlerine yakın bakkala gider.
Bakkala,
-"Pardon bakarmısınız rica etsem şurdan iki ekmek alabilirmiyim?" demiş.

Erzurumlu bakkalcı daha önce karşılaşmadığı bu nezaketi anlamlandıramaz ve Erzurum şivesiyle şöyle der,
-"Ne yalvarisan gardaş iste verağ..!"


2 Ocak 2009 Cuma

Türkler


Türkler


Siyasal gerginliğin dışında iki toplumun insanlarının arasındaki sosyo-kültürel farklılığın da büyük boyutlara ulaştığı bir dönem de, bir Türk gurbetçisinin evi:

Küçük oğlan, akşam üstü okuldan gelmiş Kapıdan girer girmez;
- "Anne!"
diye seslenmiş,
- "Ne oldu yavrum?"
Diyen annesine çocuk,
- "Ben Alman oldum!" diyerek cevap vermiş,
Annesi:
- "O nasil söz? Sakın bir daha tekrarlama, maazAllah baban felan duyarda, heç iyi olmaz."
desede çocuk inatla,
- "Anne ben Alman oldum! Bugün sınıfta karar verdik. Almancayı iyi konuşuyorum ve ben Almanım artık!"
Annesi:
-"Sus bakayım. Yeter zırvaladığın..." diye tiz perdeden bağırırken, babası da içerden duyup koşmuş. Bir tokat, bir tokat daha... Çocuk bir yandan yediği dayaktan korunmaya çalışırken, bir yandan da konuşmasını sürdürüyormuş:

- "Şu dünyanın işine bakın! Alman oldum. Yarım saat sonra Türklerle başım derde girdi..!"


1 Ocak 2009 Perşembe

Erciyeste Kar


Erciyeste Kar


Kayserili'nin biri, bir Yahudi’ye kredi hesabı borçlanır. Aralarındaki akte (anlaşmaya) göre 'borcunu Erciyes’in karı eridiği gün ödeyecek.' Ağustos ayı olur. Yahudi parası için Kayseri’ye gelir. Borçlu Kayserili Yahudi’ye Erciyesi göstererek:

-"Anlaşmamıza göre Erciyes’in karı eridiği gün borcumu ödeyeceğim. Bak Erciyes’in karı henüz erimedi."
Yahudi bırakır gider. Bir yıl sonra Ağustosta yine gelir Kayseri’ye ve bakar ki Erciyes’in doruğu karla dolu. İşin kötüye gittigini, parasını alamayacağını anlayan Yahudi başlar düşünmeye. Bu sırada yanına yaklaşan Kayserili bir çocuk derdini sorar. Yahudi sızlanarak yakınır. Çocuk:

-"Ben senin paranı kurtarırım ama ondalık pay isterim."
Yahudi çocuğun şartlarını kabullenir ve ondalığını da oracıkta verir ve çocuktan şu aklı alir,
Alacağın olana diyeceksin ki:
"geçen yılın karı eridi, altına aktı. Bu görünen bu yılın karı..!